28 EYLÜL 2013 SEÇİMLİ GENEL KURUL TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASI
Değerli Meslektaşlarım,
Odamızın Olağan Seçimli Genel Kuruluna hoş geldiniz. Yönetim Kurulumuz adına hepinizi saygı ve sevgi ile selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce çok değerli üyelerimiz Ecz. Saadet ÖZTEKİN DEYİŞ, Ecz.Sıdıka YÜZBAŞIOĞLU ve Ecz. Faik YALÇINKAYA’yı kaybetmemizin üzüntüsünü sizlerle paylaşmak isterim. Mekanları cennet olsun.
Değerli Meslektaşlarım,
Uluslar arası güçler yeni haritalar çizebilmek adına ortadoğuda iç savaşlar çıkartıyor ve bunu o ülkelerde demokrasiyi sağlamak adına yaptıklarını savunuyorlar. Gerçek amaçları “Büyük Ortadoğu Projesi” değilmiş gibi …
Kimilerine göre “Arap Baharı” kimilerine göre “Büyük Ortadoğu Projesi” ne olursa olsun ülkemize komşu olan bölge kan gölüne dönmüş durumda. Ve biz “Büyük Ortadoğu Projesi” çerçevesinde çizilen haritada ülkemizin de yer aldığını göz ardı etmeden hareket etmek zorundayız.
Bölgenin tek demokratik laik ülkesi olarak, atamızın “yurtta barış, dünyada barış” sözünün arkasında durmalı ve başkalarının yazdığı senaryolarda oyuncu olmamalıyız diye düşünüyorum.
Değerli meslektaşlarım,
Mesleğimiz de hızla değişen dünyaya paralel olarak değişim gösteriyor. Tüm dünyada farmasötik bakım ön planda. Bu da eczacıların sağlık danışmanlığı rolünü artırıyor. Diğer yandan ise eczacılık alanı hızla ticarileşiyor. OTC, zincir eczaneler,ilaçta reklam sürekli gündemimizde. Ülkemizde ise SUT ve İlaç fiyat kararnamesinde yapılan müdahalelerle eczacı karı sürekli azalıyor. Buna hızla açılan eczacılık fakültelerinin giderek artan sayısı da eklendiğinde eczacının ekonomik sıkıntısı hat safhaya ulaşıyor.
6197 Sayılı Eczacılık Kanunumuzun 2012 yılında ihtiyaçlarımıza göre yeniden düzenlenmiş olması yönetmeliğin bir türlü çıkamamış olmasının gölgesinde sıkıntılarımızın çözümü olmaktan uzak duruyor.
İçinde bulunduğumuz duruma bakılırsa mesleğimiz can çekişiyor. Hükümet diyalogdan yana değil, ilaç sanayii ise verdiği sözleri tutmadığı gibi tutarlı bir davranış da sergilemiyor.
Ancak mesleğimizin karşı karşıya kaldığı tüm sıkıntılarla başetmenin yolu meslek içi rekabet değil meslek içi dayanışma olmalı diye düşünüyorum. Odamıza ve birliğimize sahip çıkmalıyız. Meslek örgütümüzün etkinliğinin ve gücünün azaltılması amacıyla girişilecek yasal değişiklikler ve düzenlemelere karşı durmak zorundayız.
Değerli Meslektaşlarım,
İçinden geçtiğimiz süreçte meslek örgütlerine yönelik müdahalelerin artacağı görünür hale geldi. “Asli işlevlerine döndürülme” iddiasıyla meslek örgütlenmesinin yeniden şekillendirilmesi istenmekte. Yeni Anayasa çalışmaları ile meslek örgütlerine de yeni bir düzen vermeye yönelik zemin oluşturulabilir. Geçtiğimiz aylarda ülkemizin en fazla üye sayısına sahip meslek örgütlerinden T.M.M.O.B.’nın gelirini ortadan kaldıracak ve işlevsiz hale getirecek bir düzenleme yapıldı. Anayasal kuruluşlar olarak tanımlanan meslek birliklerinin temel görevlerinden biri de kamunun ve özel kuruluşların yaptıkları işleri kamu adına bağımsız olarak denetlemek. Oysa T.M.M.O.B.’nin gece yarısı yapılan düzenleme ile sadece denetim yetkisi ortadan kaldırılmadı, gelir kaynaklarına da önemli bir darbe indirildi. Tüm bunlara karşı dirayetli ve basiretli bir duruş sergilemek zorundayız. Bunun için mesleğimizi geliştirmeye, meslektaşlarımızın çalışma koşullarını iyileştirmeye ihtiyacımız var.
Değerli meslektaşlarım,
Bu yıl bir türlü imzalayamadığımız protokolü nihayet geçtiğimiz günlerde imzaladık.
Protokol,
Reçete hizmet bedeli olarak ödenen bedelin eczane cirolarına göre farklılıklar göstermesini doğru bulmadığımı ve bunun bizi kendi içimizde ayrıştıracağı düşüncemi saklı tutarak imzalanan protokolü olumlu buluyorum.
Mevcut ekonomik sıkıntılarımıza deva olmamakla birlikte içerik olarak iyi kazanımlar barındırmakta.
Sıfır iskonto yapacak olan eczanelerin cirosunun 0-600.000 bandından 0-700.000 bandına çıkarılması ve bu baremdeki meslektaşlarımızın reçete başı hizmet bedelinin artırılmış olması,
Bazı medikal malzemelerin provizyon sistemi üzerinden verilecek olması, sıralı dağıtım yaptığımız reçetelerin kapsamının genişletilmesi, majistral tarifede ve enjektör bedellerinde iyileştirme sağlanması protokolün olumlu maddelerinden bazıları.
Muayene katılım payını tahsil etmemek amacıyla reçete girilip silinmesi ve hastanın rızası dışında adına “devam reçetesi” girilmesine cezai şartlar getirilmiş olması aramızdaki etik kirlenmenin de önüne geçecektir diye düşünüyorum.
Değerli meslektaşlarım,
Son yıllarda ülkemizde bitkisel ürünlere artan ilgi ve bu ürünlerin hiçbir eğitim almamış kişilerce denetimsiz olarak sunulması halk sağlığını tehdit etmekte. Gıda takviyesi adı altında Tarım Bakanlığı’ndaki ruhsatlandırmaya son verilerek, ruhsatlandırma Sağlık Bakanlığı’na devredilmeli ve bu işin gerçek uzmanı olan eczacıların kontrolunda tüketimi sağlanmalıdır.
Değerli Meslektaşlarım,
40 Yılını geride bırakan odamız her dönemde sadece mesleğin sorunlarına değil, ülkenin sorunlarına da duyarlı olmuş toplumun tüm kesimlerini kucaklamayı başarmıştır. Hiçbir zaman bizler ve onlar ayrımına düşmemiş, katagorize etmeye, ötekileştirmeye ve ayrımcılığa dayalı anlayışların uzağında durmuştur.
Biz,Ayrı niteliklere ve ayrı dünya görüşüne sahip meslektaşlarımızdan aldığımız güçle görev yaptık ve bu görevi bir dönem daha aynı güçle sürdürmek istiyoruz.
Değerli Meslektaşlarım,
Sözlerime son verirken aynı amaç için uğraşanların daha çok bir araya gelerek ortaklaşa kararlar alabilmelerinin önemine bir kez daha dikkat çekmek isterim. Bu çalışma döneminde odamızın tüm faaliyetlerine katılan emek harcayan meslektaşlarımıza önümüzdeki dönemde de desteklerini bizden esirgemeyecekleri inancıyla yönetim kurulumuz adına en içten teşekkürlerimi sunarım.
Genel kurulumuzun odamız ve mesleğimiz adına başarılı geçmesini diliyor sizleri dostluk ve dayanışma ile selamlıyorum.